Dünyanın Yedi Harikası’na muhtemelen yabancı değilsinizdir, peki dünyanın “yedi doğal harikası” neler?
Dünyada birkaç “yedi harika” listesi var ve orijinali 2000 yıldan daha eski! Daha da kötüsü, orijinal listedeki antik anıtların çoğu, Giza Piramitleri hariç, nesli tükenmiş hayvanlar gibi yok oldu. Ancak özel bir vakıf tarafından 2000 yılında derlenen “Yeni Yedi Harika” listesi, Petra, Kolezyum ve Machu Picchu gibi hala var olan yerleri öne çıkarıyor.
Tartışmasız, dünyanın harikaları arasında sayılması gereken daha da fazla yer ve turistik mekan var. Bu kültürel hazinelerin neredeyse tamamı yüzlerce, hatta binlerce yıldır varlığını sürdürüyor. Binlerce yıllık Maya şehri Chichén Itzá, inanılmaz uzunluktaki Çin Seddi ve eşsiz bir 17. yüzyıl anıt mezarı olan Tac Mahal bunlardan bazıları. Tek istisna, yapımına 1926’da başlanan Rio de Janeiro’daki Kurtarıcı İsa heykeli. Bununla birlikte, bu anıtsal yapının dünyanın Yedi Doğal Harikası’ndan birine de hakim bir konumda olması tesadüf değil.
Kendi hava koşullarını yaratabilecek kadar büyük kanyonlardan, kelimenin tam anlamıyla bir gecede bir tarladan yükselen devasa bir volkana kadar, Dünya’nın bazı özellikleri hayal gücünü zorluyor. Seven Natural Wonders adlı bir kuruluş tarafından seçilen bu liste, bizi hayrete düşüren ve “Vay canına!” veya “Nasıl?!” dedirtecek manzaraları ve olayları yansıtıyor. Ve bu yeryüzü harikalarının toplam sayısı elbette burada bitmiyor, ancak bu doğal yerlerden biri, ikisi veya yedisi de bir sonraki seyahat planınıza ilham versin.
ÖN BİLGİ TALEP FORMU
Büyük Kanyon, ABD
Arizona’daki Büyük Kanyon, derinliğiyle, yüz milyonlarca yıl öncesine dayanan tortul kaya katmanlarıyla adeta bir ressamın renk paletini andırıyor. Aslında, Güney Kenarı boyunca uzanan Zaman Yolu, jeolojik bir zaman çizelgesi görevi gören, kolay uzun bir yürüyüş parkurudur; burada yürüdüğünüz her metre akıl almaz bir şekilde bir milyon yılı temsil eder. Büyük Kanyon’daki en eski kaya bir milyar yıldan daha eskidir. Ayrıca, dramatik yükseklik değişimleri nedeniyle kanyon kendi hava koşullarını bile yaratıyor! Neyse ki, Ulusal Park Servisi sayesinde ziyaret etmek çok kolay.
Grand Canyon Ulusal Parkı’nı ziyaret etmek için en iyi zamanlar ilkbaharda Mart ve Mayıs ayları arası ile sonbaharda Eylül ve Kasım ayları arasıdır. Bu dönemlerde sıcaklıklar nispeten serin, ancak tahmin edilemezdir ve daha az kalabalık bekleyebilirsiniz. Yine de, daha az bilinen, güzel kırsal rotalarda Grand Canyon’da yalnız kalmak hala mümkündür. Ancak kışı da göz ardı etmeyin! Hava soğuk olsa da, berrak olabilir ve bu başka dünyadan gelmiş gibi görünen manzarayı karla kaplı görmek gerçek bir zevktir.
Büyük Kanyon’un en popüler manzaraları genellikle Güney Kenarı boyunca bulunur. Bu bölgeye çok sayıda otoparktan ve tekerlekli sandalye ve bebek arabaları için erişilebilir olan uzun, asfaltlanmış, sadece yayalara açık Kenar Yolu’ndan kolayca ulaşılabilir. Kuzey Kenarı, biraz daha yüksek bir rakımdan muhteşem manzaralar için genellikle daha az kalabalık bir yer olsa da, 2025’teki yıkıcı bir orman yangını 145.000 dönümden fazla alanı yok etti, bu nedenle şu anda kapalı durumda. Bunun yerine, Güney Kenarı’nın en derin dikey düşüşü için Uçurum gibi gözlem noktalarına veya rüya gibi gün batımı manzaraları için Hopi Noktası’na gidin. Alternatif olarak, erken kalkıp Mather, Yavapai veya Bright Angel noktalarından gün doğuşunu izleyin.
Rio de Janeiro Limanı (Guanabara Körfezi, Brezilya)
Brezilya’nın en ikonik yerlerinden bahsederken, akla ilk gelenler muhtemelen Şeker Dağı ve Art Deco tarzındaki Kurtarıcı İsa heykeli olacaktır. Dünyanın en büyük doğal limanlarından birinin üzerinde yükselen bu yapılar, 50 kilometreden fazla bir çevre uzunluğuna sahip olan Rio de Janeiro Limanı’na (Guanabara Körfezi olarak da bilinir) vardığımızı gösterir. Körfezin üzerinde yükselen ve 1931’de tamamlanan Kurtarıcı İsa heykeli, ülkenin en ikonik yapılarından biridir. 700 metre yüksekliğindeki Corcovado Dağı’nın tepesindeki bu olağanüstü heykel, devasa ölçeği ve Brezilya’nın sembolü olarak küresel tanınırlığı sayesinde Yeni Yedi Harika’dan biri olarak da kabul edilir.
Bu muhteşem su manzarasını deneyimlemenin en iyi yolu tartışmasız bir şekilde tekneyle gezmektir; limanı şekillendiren tarihi ve doğal granit oluşumlarını keşfedin. Ünlü 20. yüzyıl mimarı Oscar Niemeyer tarafından tasarlanan Niterói kıyısındaki Çağdaş Sanat Müzesi ve etkileyici Santa Cruz kalesinin yanından geçerken, sabah veya gün batımında muhteşem fotoğraf fırsatları için bir gezi teknesine binin. Ziyaretçiler yürüyerek, orman patikalarının ikonik plajlarla buluştuğu bu canlı şehirde , dünyanın en iyi yürüyüş yerlerinden biri olan Tijuca Milli Parkı’nda yürüyüş yapabilirler.
Bu geniş bölgeyi keşfetmenin bir diğer muhteşem yolu da helikopterle plajların üzerinden uçarak ve Kurtarıcı İsa heykelinin yanından hızla geçerek yapılan turlardır. Yaklaşık yarım saat ila 45 dakika süren turlar, körfezin eşsiz dağlarının benzersiz manzaralarını sunar; ayrıca kapısız helikopter turu seçeneğiyle, asla unutamayacağınız manzaraların üzerinde sallanan en sevdiğiniz spor ayakkabılarınızın fotoğrafını çekebilirsiniz.
Büyük Bariyer Resifi - Avustralya
Avustralya’nın kuzeydoğu kıyısında yer alan Büyük Bariyer Resifi, dünyanın en muhteşem deniz ekosistemlerinden biridir. Aslında, resif Dünya’nın en büyük canlı yapısıdır ve uzaydan bile görülebilir. Ayrıca yaklaşık 214 bin kilometrekarelik bir alanı kaplayarak, dünyanın herhangi bir yerindeki en büyük mercan resifi sistemidir. Bölgeyi çevreleyen 900’den fazla ada, aslında palyaço balıkları, denizanası, manta vatozları, deniz kaplumbağaları ve binlerce diğer canlıya ev sahipliği yapan yaklaşık 2.500 ayrı resiften oluşmaktadır.
Queensland kıyısının bu muhteşem bölgesinde beş yıldızlı bir konaklama deneyimi için, Port Douglas’taki Niramaya veya Bedarra Adası’ndaki Bedarra Island Resort gibi, su üzerinde muhteşem manzaralar sunan tatil köylerine gidebilirsiniz. Diğer yandan, Global Backpackers Cairns, Magnums Airlie Beach ve YHA Cairns gibi eğlence dolu hosteller (sonuncusunda havuz bile var) bütçenize uygun konaklama seçenekleri sunuyor.
Harika hava için en iyi zaman Haziran ve Kasım ayları arasıdır. Bununla birlikte, Kasım ayı aynı zamanda Mayıs ayına kadar süren denizanası sezonunun veya “sokucu denizanası sezonunun” başlangıcıdır. Yine de, dalgıçlar manzaraların tadını çıkarırken korunmak için likralı sokucu elbiseler giyebilirler. Su altına inmek için ise, şnorkelli yüzme ve tüplü dalış turları, suda geçireceğiniz tam bir günü en iyi şekilde değerlendirmenizi sağlar. Alternatif olarak, okyanus salı veya cam tabanlı tekne turuyla da denize açılabilirsiniz . Bu tuzlu su harikalar diyarı tamamen deniz yaşamı ve yüzme ile ilgili olsa da -ve elbette belki bir veya iki spa uygulamasıyla da- havadan 360 derecelik manzaraların büyüsünü de unutmayın. Whitsundays gibi bölgelerin etrafında veya Cairns’ten kalkan küçük uçaklarla yapılan manzaralı uçuşlar, turkuaz suların ve sonsuz gibi görünen, ekolojik olarak çeşitli mercan resiflerinin tadını çıkarmak için şaşırtıcı bir bakış açısı sunar.
Everest Dağı, Nepal
Everest Dağı, mutlaka görülmesi gereken yerler listelerinde yer alan türden bir destinasyondur. Zirve, deniz seviyesinden en yüksek noktadır ve teknik olarak dünyanın en büyük dağı olmasa da (bu unvan, büyük ölçüde su altında bulunan Hawaii’deki Mauna Kea’ya aittir), Everest, deneyimli bir dağcının hayalindeki tırmanıştır. İnsanların Everest Dağı’na tırmanmasının ne kadar sürdüğü büyük ölçüde hava koşullarına, şerpalarla güvenli rotaların koordinasyonuna ve yüksek rakıma alışmak için yeterli zaman ayırmaya bağlıdır. Neyse ki, kapsamlı bir eğitim almak veya bu meşhur değişken dağa tırmanmak için iki ay harcamak istemeyenler de bu doğal harikayı deneyimleyebilirler.
Eğer birkaç haftanız varsa ve ömür boyu unutulmaz bir macera yaşamak istiyorsanız, Everest Dağı Ana Kampı’na yürüyüş yapabilirsiniz. Bu geziye başlamak için Katmandu’dan Lukla’ya uçacaksınız ve burada deniz seviyesinden 5300 metre yükseklikte bulunan ünlü dağcılık üssüne çok günlük bir yürüyüşe çıkacaksınız. Orada Lhotse, Pumori ve Nuptse gibi çevredeki zirveleri görebilir ve altınızdaki muhteşem buzulu gözlemleyebilirsiniz. Eğer günübirlik bir gezi size daha uygunsa, Global Holidays Adventure ile helikopterle yola çıkabilirsiniz. Tarihi, yüzyıl ortası modern tarzındaki Hotel Everest View’da öğle yemeği molası vererek geceyi geçirebilir ve zirveler üzerinde gün doğuşunu izleyebilirsiniz.
Himalayaların bu yükseklerine çıkan herkes, yerel halkın “lekh lagnu” veya dağ hastalığı olarak adlandırdığı baş ağrısı ve mide rahatsızlığı gibi belirtilerin farkında olmalıdır. Belirtiler kişiden kişiye değişebilir, ancak yavaş hareket etmeyi, yeterince su içmeyi, kahve ve alkolden uzak durmayı unutmayın; böylece harika bir ziyaret geçireceksiniz.
ÖN BİLGİ TALEP FORMU
Kuzey Işıkları
Bu listedeki tüm doğal dünya harikaları arasında, kuzey ışıkları (aurora borealis) belirli bir konuma karşılık gelmeyen tek olaydır. Bu olgu için güneşe ve güneş fırtınalarına teşekkür etmeliyiz; bu olay, elektrik yüklü parçacıkların devasa kümelerinden kaynaklanır. Parçacıkların bazıları, kutuplarda daha yoğunlaşan Dünya’nın manyetik alanına yakalandığında, yeşilden pembeye, kırmızıya, maviye ve mora kadar değişen perde benzeri ışıklar görürüz.
Örneğin, Kuzey Norveç’te kuzey ışıklarını genellikle Eylül sonundan Mart sonuna kadar görebilirsiniz. Bu Arktik harikalar diyarında unutulmaz bir deneyim için, kış konaklamasını tamamen yeni ve kelimenin tam anlamıyla buzlu bir seviyeye taşıyan birkaç otelden birinde gece konaklaması rezervasyonu yaptırın. İki harika seçenek arasında Tromsø Ice Domes ve Snowhotel Kirkenes yer alıyor.
Bu arada, Alaska’da, özellikle Fairbanks civarında, kuzey ışıklarını izlemek için en uygun zaman genellikle Ağustos ortası ile Nisan ortası arasıdır. İzlanda da Eylül ve Nisan ayları arasında kuzey ışıklarını görmek için ziyaretçileri kendine çekiyor. Örneğin Hidden Iceland gibi şirketler, lüks konaklama ve parlayan gökyüzünü görme şansı içeren özel turlar düzenliyor. Ülkenin Batı Fiyortları, kalabalıktan kaçarken inanılmaz derecede güzel ve ıssız manzarayı görmek istiyorsanız mutlaka ziyaret etmeye değer. Ve kış gezisinde kuzey ışıklarını göreceğinizin garantisi olmasa da, bu eşsiz Arktik destinasyonlarına yapılan bir ziyaretten en iyi şekilde yararlanmak zor değil. Finlandiya ve İsveç Lapland’ında kayak yapmaktan, Sami kültürü hakkında bilgi edinmeye, Norveç’te ren geyiğiyle kızak gezisine çıkmaya veya kızak köpeklerinin arkasında yolculuk yapmaya kadar, yapılacak ve görülecek çok daha fazla şey bulacaksınız.
Paricutín Yanardağı – Meksika
Paricutín, muhtemelen adını bile duymadığınız en etkileyici volkanlardan biridir. Meksika’nın Michoacán eyaletindeki Uruapan şehri yakınlarında bulunan bu kül konisi volkanı, 1943 yılında kırsal bir çiftlik tarlasından lav ve kül püskürtmeye başlayarak beklenmedik bir şekilde harekete geçti. İlk 24 saatte Paricutín 50 metre yükseldi. Dokuz yıllık patlaması boyunca toplam 420 metreye ulaştı ve 145 kilometrekarelik bir alanı kaplayan bir lav alanı oluşturdu. Bu jeolojik harika, bilim insanlarının en erken gelişiminden 1952’deki nihai uykusuna kadar gözlemleyebildiği ilk volkan olduğu için doğal dünya harikaları listesine girdi.
Paricutín yanardağının patlaması San Juan Parangaricutiro köyünü gömse de, bölgeyi ziyaret edebilir ve artık sertleşmiş lavların etrafında tırmanabilirsiniz; geriye sadece yerel kilisenin cephesi ve kulesi kalmıştır. Yanardağa tırmanmak isterseniz, Angahuan kasabasından başlayan ve gidiş-dönüş 23 kilometrelik harika bir parkur bulunmaktadır. Ancak bu kesinlikle zorlu bir deneyimdir, çünkü dik koniye tırmanacak ve tekrar aşağı inmeden önce 824 metreden fazla yükseklik kazanacaksınız. Ziyaretçiler ayrıca, yumuşak volkanik kum nedeniyle daha yükseğe çıktıkça parkurun daha zorlaştığını belirtmişlerdir. Bununla birlikte, derin kraterin içine ve dağlık bölgeye göz atma fırsatı kesinlikle buna değer!
Paricutín çevresinde güzel bir yürüyüşün ardından dinlenmek için en iyi yer Uruapan’dır. Burada, Hotel Mi Solar’da sıcak bir avlu sizi bekliyor veya Hotel Mansión del Cupatitzio’da havuz başında dinlenmeyi tercih edebilirsiniz. Ne yaparsanız yapın, şaşırtıcı derecede davetkar bir depo ortamına sahip La Charandería’da canlı müzik, bira ve kokteylleri kaçırmayın.
Victoria Şelaleleri, Zimbabve
Zambiya ve Zimbabve sınırındaki bir dizi bazalt kanyonun üzerinden dramatik bir şekilde dökülen Victoria Şelalesi, devasa bir şelaledir. Yaklaşık 1.700 metre genişliğindeki bu şelale, dünyanın en büyük su kütlesi olma özelliğini taşır ve ünlü su püskürtmesi hem Zambiya hem de Zimbabve’de en az 29 kilometre uzaktan görülebilir. Bu ince sis başlı başına bir cazibe merkezidir: Gündüzleri keyfini çıkarabileceğiniz prizmatik gökkuşaklarının yanı sıra, dolunay da havada esrarengiz ay gökkuşakları veya “ay gökkuşağı” yaratacak kadar parlaktır. Bu nedenle, turlar genellikle dolunay gecesinde, ayrıca bir gün öncesi ve sonrasında düzenlenir ve bu eşsiz fenomeni görme şansı verir.
Victoria Şelaleleri’nin büyüklüğünü gerçekten anlamak için bir helikopter turuna katılın. Havadan, Zambezi Nehri’nin daha büyük bir bölümünü ve nehrin iki yanında yer alan Zambezi Milli Parkı ve Mosi-oa-Tunya Milli Parkı’nı da görebilirsiniz. Nehir boyunca zürafaları, filleri, bufaloları ve daha fazlasını gözlemleyebilirsiniz.
Nispeten yere indikten sonra, Victoria Şelaleleri’nin döküldüğü Batoka Boğazı’na gidin ve adrenalin dolu bir zipline yolculuğu için emniyet kemerinizi takın. Suyun yaklaşık 120 metre yukarısından, saatte 105 kilometreye varan bir hızla 425 metre boyunca süzüleceksiniz. Şelalelerin hem Zimbabve hem de Zambiya tarafındaki çok sayıda gözlem noktası, yerden farklı özelliklerin harika manzaralarını sunuyor. Güzel Zambezi Nehri’nin ve zengin vahşi yaşamının tadını çıkarmanın bir başka yolu için, yerel mutfaktan bir akşam yemeği yerken filler, su aygırları ve daha fazlasını sudan görme şansı sunan Zambezi Breeze’e binerek gün batımı akşam yemeği turuna katılın.
